Bayburt Kalesinin Mimarisi


Yer yer bütünüyle ortadan kalkmış bazı kesimleri ilk yapış özelliklerini yitirmiş bazı kesimleri de yakın tarihte onarılmış olan Kale, Çoruh nehrine hakim bir noktada kurulmuştur.İki büyük kare burcun bulunduğu ön cephe savunmaya en çok ihtiyaç gösteren kısım olarak düşünülmüştür.Kale eski duvarlara ilave edilenlerle çift kat haline getirilmiştir.Bugün güney-batı yönünde ön kat surlarını takip etmek mümkündür.Her iki sur sırası dışında bilhassa Güney ve Kuzey yönünde yer yer duvar kalıntıları görülmektedir.

Dış ve iç surlar arasındaki mesafe 200 metre kadardır.'' Altı döşe üzerinde meydana gelen surlar yarım silindiri aldıran döşeli burçlarla takviye edilmiştir. Burç yüksekliği 12-13 metre sur yükseklikleri 30 metre kadardır. Yapını en büyük tarafı batı ucudur.'' Kalenin doğuya açılan kapısı; Demir kapı batıda olanı; Nöbet hane kapısı diye Evliya Çelebi tarafından isimlendirilmişlerdir. Kapılardan biri tamamen yıkılmış biri de son yıllardaki onarımlarda yenilenmiştir. Hamilton kapı kemerinin bir taraftan Arap ve Türk kitabelerinin diğer tarafta da kabaca oyulmuş büyük bir aslan figürünün bulunduğunu anlatır.

Kalker taşından inşa edilen kalenin sağlamlığından josaphat balbaro hayranlıkla bahseder.'' Kalenin en iç yapısı kireçle karışık moloz taştır. Orta tabaka daha düzgün taşlardan ve en dış tabaka kare şeklinde kesme taşlardan meydana gelmiştir.'' Ayrıca taşlar üzerindeki usta işaretleri dikkat çekicidir.

İç kale duvarlarında zahire ambarı olması mümkün olan bazı dehlizler görülmektedir.'' Nitekim XVI. yy ait bir defterde kale de 7 adet buğday, arpa ve diğer hububatı depo etmekte kullanılan ambarlar bulunduğu kayıtlıdır'' Kalenin içteki belli başlı kalıntılarından birisi kilise harebesidir. Yine nispeten ayakta kalan iki yapıda kalenin kuzeyinde doğu-batı istikametinde uzanan evvelce beşik tonozlarla örtülü mekanlardır.Bunlar toprak düzeyinde hayli aşağıda yer alırlar.Evliya Çelebi kale içinde eski yapı tarzında 300 evin bulunup çarşı,han ve hamamın olmadığını II.Mehmet tarafından 3000 kişilik bir koninin yerleştirildiğini anlatmaktadır.Meşhur bir cami olan Ebu'l fetihten ise bie iz kalmamıştır.

Güney-batı surları üzerinde görülen bir korniş altında bulunan nesih yazının bir kesimi döküldüğü için okunamamıştır. Bu duvarın alt tarafında bir silme kalmıştır.Şehre bakan kesimin duvarlarında görülen bazı usta işaretleri dikkat çekicidir.

Kalenin asıl önemli yanı ''Çini Maçin''kalesi isminin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir.''Batı kesiminde yer alan nöbet hane kapısının sol yanında ve gene aynı cephenin başka bir yerinde bulunan kitabelerin çoğu üçerlik gruplar halinde yuvarlak çukurlar vardır. Mor, yeşil, mavi renkli ve şeffaf sır altına yapılan bu çiniler uzaklardan aksettiği kaydedilir.

'' Ancak uzaklardan belli olacak pırıltıların düz çiniler değil içbükey yüzeylerde yani keramik çanaklardan aksetmesi akla daha uygundur.Çukurların yakınında yoğunlaşan kitabelerin Selçuklu devrine ait olduğuna göre çanaklarında bu devirden kaldığı söylenebilir.Keramiğin ilk amacından farklı şekilde bu kullanılışı Avrupa saltanatında ''Biçini'' adını alır.Bu tip çanaklar daha çok dış mimaride kullanılmıştır.Cephenin çeşitli yerlerde kullanılışına en erken X. ve XI yy da Bizans da ve Bizans a yakın çevrelerdeki örneklerde rastlanır.Bulgaristan da çok yaygın olan bu süsleme şeklinin X. yy dan itibaren XIV. yy kadar sık sık karşımıza çıkmasına ve Yunanistan da bilhassa Makedonya kiliselerinde çok görülmesine karşılık başkent İstanbul ve Bizans ın çekirdeği sayılabilecek o devrin Anadolu sunda hiçbir örneğin tespit edilmeyişi dikkat çekicidir.

''İslam sanatında Meraga da Kümbet i Surkn (1147) da Akşehir Ferruh şah Mescide (1224) cephelerinde olmak üzere birbirinde çok uzak iki yerde karşımıza çıkar.Fakat esasen Akşehir deki örnekte daha çok birkaç yapı süsünden bahsedilir.Taç kapı süsü olarak Anadolu da tek örnek olmayıp tespit ettiğimiz bütün örneklerde Anadolu dandır.

Kemah ta Mengücek Gazi türbesi (XI. yy sonu XII. yy başı) yine aynı yerde Behram şah türbesi (1228) ve Ankara da Hacı ivaz Mescidi (XV. yy başı) bu gruba girer.Bayburt kalesinde ise kitabe yerlerinin belirtilmesi amacıyla gene aynı kapıları civarlarında bahsedilen keramik çanaklardan kullanılmıştır.'' '' Burada bil hassa Divriği şeyh Kamareddin kümbetinde olduğu gibi taç üzerine sırlı çanakların yerleştirilmiş olduğu anlaşılır.'' '' Anadolu nun Türk devri yapılarında kullanılan renkli seramik çanakların hepsi de İslam eseridir.
Selçuklu ve beylikler devri yapılarında tespit edebildiğimiz bütün örnekler renkli sır tekniğin de ve yapılarla ve yapılarla çağdaş sayılabilecek kadar yakın tarihlere ait Türk seramiklerdir. Çoğunda firuze renkli sır görülür.

Bu çeşit seramiği Aksaray da Kızıl minarede Ferruh şah ve küçük Ayasofya mescitlerinde Antalya da Yivli minarede Bayburt kalesinde ve Van da Sinaneddin Camii minaresinde tespit ediyoruz''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğanbey Köyü – Karina Gölü

Kastamonu Dai Sultan Türbesi

Antakya Müzesi ANTAKYA